26 Ağustos 2007 Pazar

Santorini


Yunan adalarından en çok merak ettiğim, herkesin bu kadar övdüğü bu adayı diğerlerinden farklı kılan ne? Cevabı her şeyi


1. Geminin limana yanaşmadığı tek ada. Sabah gemiden kıyıya ufak yolcu motorları ile geçtik.

2. Ada M.Ö. 1450’de içindeki volkanın patlaması ile birlikte yuvarlak şekildeyken ortasında ufak krater adasının olduğu hilal şeklini alıyor.

Hedefimiz tekne ile kratere gitmek. Kratere yaklaşırken ufak bir girintide denize giriyoruz. Suyun rengi hafif kızılımsı ve bulanık. İç tarafa, kayalıklara doğru yüzdüğümüzde suyun sıcaklığı gitgide artıyor. Ayağımızı yere bastığımızda bileğimizi geçen seviyede çamura batıyoruz. O çamurun cildimize bir faydası var mı bilmiyoruz ama bol miktarda sürdük.

3. Adaya bugünkü şeklini veren kratere doğru yol alıyoruz. Teknelerle yanaşılan kraterin merkezine doğru patika yolda yürüyoruz. Etrafımız yanmış kömür/ taş benzeri soğumuş tüf parçaları ile çevrili. İnişli çıkışlı yol hala aktif olan volkanın merkezine gitme hevesimizi azaltıyor ve dinlenmek, denize girmek üzere gideceğimiz beach’e doğru yola çıkıyoruz. Volkandan gitgide uzaklaşırken, onu daha sonra kuşbakışı muhteşem manzarası ile göreceğimizden şimdilik haberimiz yok. “Perivolos” Plajı tamamen taşlık, hatta suyun içinde kaya parçalarının olduğu bir yer. Daha önce deniz tecrübesini sıcak, kırmızı ve çamur konsepti içerisinde yaşadığım için tercihimi kumsalın arkasında küçük yol üzerinde “Jazz” da dinlenmekten, “Greek Salad” ve “Grek Coffee” içmekten yana kullanıyorum. Fiyatların uygun olduğu Jazz’da restoran sahibinin “Milady” hitabı ve ismine uygun müziği yorgunluğumu üzerimden atıyor.

4. Fark yaratan diğer durak: “Oia” köyü.Muhteşem Santorini fotoğraflarının çekildiği tepedeki küçük köy. Sakin, tepeden küçük limana inen dar yollarda, beyaz sıvalı, mavi kubbeli “Santorini evleri”, susamlı fıstık…Çok ufak sanki bütün verebileceğini fotoğraflarda göstermiş, başka da yok gibi. Biraz beklentimin altında buluyorum. Ve final,

5. Beklentileri karşılayacak orijinallikte “Fira” köyü. Sanki deniz kenarında yürüyormuş gibi, sağda küçük sokak aralarında dükkanlar, solda deniz kenarında kafeler var ama deniz metrelerce aşağıda. Karşıda volkan manzarası, zirvedeyiz. Yükseklik korkusu olan bakmasın. Film platosunda gibi ama tamamen gerçek. Gün batımının bu kadar güzel görülebileceği kaç yer daha var? Bu manzaranın üzerinden teleferikle kayarak limana inmek nasıl bir duygu olurdu bilemiyorum. Ama Teleferik kuyruğunu görüp, limana 1 metre uzunluğunda yaklaşık 600 merdivenle yürüyerek/ kayarak nasıl inilir onu biliyorum. Eşeklerin arasında ezilmemek ve kayarak düşmemek için gösterdiğimiz çaba ile film platosunun set işçileri olmuştuk 1 kere.

Gemimiz Santorini’den uzaklaşırken bu hayal adasının zihnimizdeki manzarası hep canlı kalacaktı.

Hiç yorum yok: