28 Temmuz 2007 Cumartesi

Saatler yeni el çantalarımız mı?

Kadınlarda çantalar ve özellikle ayakkabılar
Erkekler de kol saati, kemer ve ayakkabı.

Stilimizi, tarzımızı bu şekilde ortaya koyuyoruz. Peki yeterli mi?

Artık yeni bir “it item” arayışındayız. “İşte o” diyeceğimiz kol saatleri mi yoksa?

Erkeklerin evrensel ölçülerde, kişilik göstergesi ve dışarıdan fark edilebilir tarzda kullandığı kol saatleri kadınlar içinde yeni bir trend oluşturabilir.

Hatta oluşturmaya çoktan başladı. Kadınların yüzeyi geniş, belirgin hatlı stil ve detay öğelerini içerecek şekildeki erkek saatlerini tercih etmeye başlaması bunun bir göstergesi. Oluşacak talebi karşılamaya hazır bir üretim var mı artık bunun düşünülmesi gerekiyor.

26 Temmuz 2007 Perşembe

marmaarisss

Virajlı yolları dolanırken bizi güzelliklerin beklediğine emindim. Bu yola değmeliydi ve öyle de oldu. Önce çam ağaçlı dar bir yol karşıladı, sonra ise lacivert bir deniz. Saatler akşam üstünü göstermesine ve yol yorgunu olmamıza rağmen ilk işimiz mayoları giyip denize koşmak oldu. Dubaya kadar yüzüp, bir de üstüne çıkıp uzanınca İstanbul'dan uzakta, tatilde olduğumuzun farkına vardık...yaşasınn... Otelimiz, "Divan Marmaris Mares" güzeldi. Özellikle iskelesi ve yemekleri.. Zeytinyağlılara bayıldım.
Oralara kadar gitmişken, yeryüzünde bu kadar sessiz başka bir yer var diye insanın kendi kendine sorduğu, Söğüt'e gitmeden olmazdı. Günün büyük kısmını Söğüt'de Deniz Kızı Pansiyon'un önündeki minik iskeleden denize girerek ve pansiyonun restoranında yemek yiyerek geçirdik. Söğüt'den sonra, özellikle entellektüel kitlenin tatil için seçtiği söylenen Bozburun'a geçtik. Bozburun'da platform deniz var. Yani yolda denize inen merdivenler var ve arabanızı kenara çekip bu merdivenlerden inip denize girebiliyorsunuz. Biz nerden girsek diye düşünürken Dinç Pansiyon'un önünden bize seslendiler. Yabancısı olduğumuz anlaşılmıştı. Pansiyon sahibi ve pansiyonerler bahçede oturuyorlardı. Onlara katıldık ve bizim için kesilen karpuzu bir güzel yedik. Biraz sohbetten sonra artık Bozburun sularındaydık. Bir yandan yüzüyor bir yandan da onlarca tekneyi izliyorduk. O gün sanırım teknesi olan herkes Bozburun'daydı. Tabi Bozburun'da büyük bir tersane olduğunu da hatırlatmakta fayda var.
Bir günümüzü de tekne turuna ayırdık. Yeşil deniz, akvaryum ve Kumköy'e gittik. Kumköy, nerdeyse tüm tekne turcularının yemek molası vermek için durdukları bir yer. Denizi harika.
Kumköy'de dikkat çeken bir yer ise daha teknedeyken müşterilerin, burası kimin diye sormaya başladığı bir villa. Öyle ki villa demek yetersiz kalır, otel tipinde villa desem daha doğru olur. Çünkü hem çok geniş bir arazide hem de satılsa otel olabilecek nitelikte küçük evlerden oluşuyor. Kaptan'ın söylediğine göre Doğuş Holding'inmiş.
Marmaris'in %80'inin turist, bu turislerin de %70'inin Rus olduğunu söylemem gerek. Otelimiz dahil heryer böyleydi. Rus bayanlarla ilgili yorumum da şudur, bir millet nasıl bu kadar çok cola içer, cips yer ama bir gram selülite sahip olmaz, aklım almadı..Kendimizi şöyle avutuyoruz; onlar da yaşlanınca oldukça deforme oluyorlarmış. Yaşlılıklarının genç halleriyle hiç alakası yokmuş yani..
Marmaris bu kadar, sırada Phuket ve otelimiz "Katathani" var....